Baba İlyâs bin Ali el-Horasânî, Şûcâ’eddîn-i Veli Ebû'l-Bekâ veya Resul Baba,12 13. yüzyılda Bâbâ'îyye mektebi'nin Anadolu'daki Türkmen3 Alevî-Caferî mektebine mensup olan Tasavvuf, yani Aleviliğin Bektaşî ve Vefai Tarikat önderlerindendir.456 Alevîlerin aşiret, yani soy geleneklerinde, Seyyid olan önderlerine Seyyid demekle beraber "Dede" veya "Baba" kavramları denir.7 Baba İlyas'ın lakabı bu geleneklere dayanmaktadır. Horasan Pîrlerinden ve Hacı Bektaş Velî'nin Halifesi olan Baba İlyas Horasanî'nin kendi ismiyle adlandırılan Alevî-Bektaşî ocağına (Baba İlyas Horasanî Ocağı) mensup olan Alevî Türkmenler kadar yoğun olarak Çorum, Amasya, Tokat, Ordu ve Kastamonu'da yaşamaktadırlar.89
Yaşamını sürdürdüğü devirde Anadolu’da Bâtınîliğin en önemli yayılma merkezini Sultan Mes’ud evvel tarafından yaptırılmış olan Mes’udiye tekkesi temsil ediyordu. Anadolu Selçukluları’nın nüfuz ve hâkimiyet sahaları tamamen Moğollar’ın denetim ve müsaadesine tâbi bulunuyordu. Birçok şehirlerde İlhanlılar’ın himâyesi altında Şiîliği neşreden “Bâtın’ûl-Mezhep Babalar” tarafından açılan zâviyelerin sayıları da gün geçtikçe artmaktaydı. Moğollar’ın nüfuzuyla Mes’udiye Medresesi müderrisi olan Alevî-Bektaşî âlimlerden “Şeyh Mecd’ed-Dîn İsâ” azledilerek yerine Şîʿa-i Bâtıniyye’nin en değerli Alevi Türkmen dâîlerinden “Şems’ed-Dîn Ahmed Baba” atandı.10
"Baba İlyâs", XIII. yy'dan itibaren Alevî-Bektâşî Türkmen11 zümreler arasında yayılarak,12 Yesev’îyye, Kalender’îyye ve Haydar’îyye gibi diğer tarikatler ile birlikte XIV. yy'a kadar Anadolu'da mevcudiyetini sürdüren Türkmen Alevi-Vefâ’îyye13 Alevî-Bektaşî Türkmen tarikâtının ruhanî önderi ve Horasan azizlerinden olan ve çok sayıda mürid ve halifeleri bulunan Tunceli, Amasya, Tokat ve özellikle Çorum'lu Şah İbrahim Veli, Baba Mansur, Ağuiçen, Kureyşan ve gibi birçok Alevi-Bektaşi ve Alevi-Vefaî Ocaklarına ve Türkmen aşiretlerine mensupturlar.14 Seyyid Alevîlerinden "Dede Karkğın" (Dede Garkın, Dede Kargın, Dede Karğın ya da Dede Karkın) Abdal Ata Sultan (Abdal Ata köyünde medfun), Teslim Abdal ve Elvan Çelebi (torunu)1516 tarafından bu tarikâtın inançlarını Anadolu'daki Türkmenler arasında yaymak amacıyla Şeyh Ali Ataman veya Ali Otman Baba17, Aynu'd-Devlet Dede, Hacı Bağdın, ve Hacı Mihman ile birlikte görevlendirilmiş beş halifenin en genci ve meşhur olanı idi.18 Baba İlyas, Çorum'da yaşayıp daha sonra 1231 yılında Amasya yakınlarındaki lendi adıyla isimlendirilen İlyasköy (Çat)19 köyüne yerleşti ve kendisine ait Türbesi'de "Hamdullah Çelebi" Türbesi ve Cem Evi'nin içersindedir.20
Kendi adına bir tarikât kurmamış, Vefâ’îyye şeyhî olarak olarak Çat köyündeki zâviyesinde, İslâmiyet'e yeni girmiş olan, eski inançlarını koruyan ve okuma yazma bilmeyen yarı göçebe Türkmenler'e kendi anlayışlarına uygun bir tasavvuf anlayışı sunmuştur. Ayrıca, Türkmenler'i Selçuklu Hükümeti'nin baskısından kurtaracak bir Alevi şeyhi olarak ortaya çıkmıştır. Onun tâlimatlarını canla başla uygulayan ve kendilerine rehber edinen Alevi Türkmenler kendisine "Baba Resûl" lakabını vermişlerdi.
Baba İlyas, Tanrı sevgisinin dinin katı kurallarıyla oluşmayacağını, bunu ancak insanın kendi sevgisiyle yaratabileceğini söylüyordu. Kadın-erkek ayrımına karşı çıkıyor, bütün insanların eşitliğini savunuyordu. Türkmenlerin o zamanki yaşamlarına son derece uygun olan ortak mülkiyete dayalı bir toplumsal düzen öneriyordu. Anadolu Selçuklu yönetimi altında kötü koşularda yaşayanlar arasında da çok sayıda izleyicisi vardı. Torunu Elvan Çelebi'nin sağladığı yeni bilgilerin ışığı atında İbn-i Bîbî'nin çelişkili ifadeleri tekrar değerlendirildiğinde Bâbâ'î isyânının asıl tertipçisinin Baba İshâk Kefersudî değil, Baba İlyas'ın kendisi olduğu anlaşılmaktadır.21
Manevî bir hayat sürdüğü Amasya'nın Çat köyünde müridleri tarafından mucizeler yaratan çok saygın bir üst düzey azîz olarak görülmekteydi. Melik Dânişmendiye devrinde ise bütün Anadolu’da meşhur olan Horasanlı Baba İlyas, “İbrahim Bey’in oğlu Yağ Basan Bey” zamanında Kayseri’ye kadı olarak atandı.
Birinci Âlâ’ed-Dîn Key-Kûbâd tahta geçtiğinde, Amas’ya Kadılığı’na Taky’ed-Dîn’i, Mes’udiye Müderrisliği’ne Tâc’ed-Dîn Yûsuf Tebrizî’yi, Hankah Mes’udiye Şeyhliği’ne de Tâc’ed-Dîn Ebû’l Vefâ Harezmî’yi atadı. Ebu'l Vefâ’nın ölümü üzerine de yerine onun hâlifelerinden Kayseri Kadısı ve Şîʿa-i Bâtıniyye’nin en meşhurlarından olan Babâîler pirî Şücâ’ed-Dîn Ebû’l Bekâ Baba İlyâs Horasanî’yi tâyin etti.
Mürîdi Baba İshâk Kefersudî'nin topladığı göçebe Türkmenler'den oluşan ordusu ile Malatya'da "Selçuklu Valisi Muzaffer’ûd-Dîn Ali Şîr" kuvvetlerini bozguna uğratmasının ve ordusu ile Amasya üzerine yürümesinin ardından Selçuklular aleyhine vuku bulan tüm bu olumsuz gelişmelerin yegâne müsebbibi olarak algılanan "Baba İlyâs" "Amasya'daki Selçuklu Ordusu Komutanı Mübâriz’ûd-Dîn-i Armağanşâh" tarafından i'dam edildi. Amasya'daki Hangah-ı Mesudi denilen zaviyenin şeyhi olan Baba İlyas'ın vefatı (1240'ta idam edilmesi) üzerine yerine halifesi ve birader-zadesi Şemseddin Ebu'l-Fezail Behlül bin Hüseyin el-Horasani şeyh olmuştur.22.23
Baba İlyâs'ın bu hareketle başlatmış olduğu Alevî-Bektaşî tasavvufî-dinî hareket , asıl onun ölümünden sonra oğlu "Muhlis Paşa" ve diğer hâlifeleri aracılığıyla Anadolu'nun dört bir yanına yayılmış, Osmanlı Devleti'nin kuruluşu döneminde "Abdalân-ı Rûm Hareketi" ve nihâyetinde de Bektâşîliği ortaya çıkarmış, XVI. yüzyılda da kendilerine Kızılbaş (Alevî askerlerin savaştaki kızıl renkteki sarıkları) adı verilen toplulukların doğmasına vesile olmuştur.
Orijinal kaynak: baba ilyas. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ocak, Ahmet Yaşar, Menâkıbu'l-Kudsiyye Fî Menâsıbi'l-Ünsiyye, (1995), Türk Tarih Kurumu, s. XLVIII. ↩
Âşıkpaşazâde Tarihi, s. 46 ↩
Ünlü Alevi Türkmen Şeyhi Seyyid Ebû'l Vefâ el-Bağdadi'nin Alevi-Vefai Tekke ve Türbesi bulundu (Baba İlyas Horasani'nin Alevi Türkmen Şeyhi olup, Tarikat Silsilesi Alevi-Vefai Tarikatına uzanmaktadır. Babaî isyanı, Alevilere edilen haksızlıklara karşı tüm Alevi Türkmen zümrenin ayaklanması olayına vesile olan Baba İlyas Horasani'dir.) Detaylı bilgi için: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Babailik ↩
The Qizilbash, Education and the Arts adlı kitabının XVI. bölümünün 169. sayfası ↩
A Study of History,V, s. 514-15 ↩
Aşıkpaşazade Tarihi, s. 46. ↩
Dursun Gümüşoğlu: Tâcü'l Arifîn es-Seyyid Ebu'l Vefâ Menakıbnamesi - Yaşamı ve Tasavvufi Görüşleri, Can Yayınları, 2006, s. 48 ↩
Horasan Erenleri ve Alevilik araştırma dergisi ve Türk Tasavvuf Erkannamelerinde Alevi-Vefailik Tarikatı - Yazar: Dursun Gümüşoğlu ↩
Tarihçi Hamza Aksüt'e göre, günümüzde Mardin il sınırları içerisinde yer alan Dedeköy'de yaşamıştı. ↩
Elvan Çelebi'nin "Menâkıbu'l Kudsiyye-Fi Menâsıbi'l-Ünsiyye" adlı eserinin ilk bölümü Dede Karkğın hakında günümüzde elde kalan en önemli kaynağı teşkil etmektedir. ↩
Alevi Ocakları - Şeyh Ali Otman Baba (Otman veya Ataman olarak da zikredilir) ↩
Âşıkpaşazâde Tarihi, s. 47 ↩
Amasya'nın Çat (günümüzdeki İlyasköy) köyünde Baba İlyas'ın türbesi bulunmaktadır. ↩
Âşıkpaşazâde Tarihi, s. 51 - Baba İlyas Horasani torunlarından Muhlis Paşa evladından Elvan Çelebi Menakıbnâmesi ve Alevilik Tarihi - Dursun Gümüşoğlu ↩
Ocak, Ahmet Yaşar, XII yüzyılda Anadolu'da Babâîler İsyânı, sahife 83-89, İstanbul, 1980. ↩
Hüseyin Hüsameddin, Amasya Tarihi, I , İstanbul, 1327 -1330, 235-236; Il, 395-396. ↩
İbn-i Bîbî, El-Evâmir’ûl-‘alâ’iyye, sahife 498-499. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page